Open Bionics, biyonik el teknolojisinde devrim yaratan bir gelişmeye imza attı. İngiltere merkezli şirket, dünyanın ilk tamamen kablosuz ve vücuttan ayrıldıktan sonra da çalışabilen biyonik el'ini tanıttı. Bu yenilikçi cihaz, önceki modellere göre iki kat daha hızlı ve iki kat daha güçlü. Aynı zamanda sektördeki en hafif ve tamamen su geçirmez biyonik el olma özelliğini taşıyor. Open Bionics'in kurucu ortağı ve CEO'su Samantha Payne, cihazı "bilimkurgudan fırlamış gibi" olarak nitelendirerek sektör için büyük bir adım olduğunu vurguladı.
Devrim Yaratan Teknoloji
MyoPods adı verilen kablosuz EMG elektrotları kullanarak çalışan biyonik el, ampute kişinin kolunun üst kısmına yerleştiriliyor. Bu elektrotlar, kas sinyallerini algılayarak biyonik el'in parmaklarına hareket komutları gönderiyor. Bu sayede kullanıcı, biyonik el'ini son derece hassas ve doğal bir şekilde kontrol edebiliyor. Gelişmiş sensörler sayesinde, biyonik el kullanıcının isteklerini anında algılıyor ve buna göre hareket ediyor. Sistemin kablosuz olması, kullanıcılar için daha fazla özgürlük ve hareket kabiliyeti sağlıyor.
Tilly Lockey'in Deneyimi
19 yaşındaki Tilly Lockey, menenjit nedeniyle küçük yaşta iki elini kaybettikten sonra son 9 yıldır Open Bionics biyonik kolları kullanıyor. Yeni modelin işlevsellik ve teknoloji açısından rakipsiz olduğunu belirten Lockey, kablosuz sensörler sayesinde biyonik el'ini vücudundan ayırdıktan sonra bile kontrol edebildiğini, hatta masanın üzerinde kaydırarak geri getirebildiğini söyledi. "Kollar çok daha güçlü. Bileklerimi 360 derece döndürebiliyorum; bunu yapabilen başka bir kol yok." diye ekledi. Lockey'in geri bildirimleri, biyonik el'in geliştirilmesinde önemli rol oynadı.
Geleceğin Biyonik Elleri
Open Bionics'in geliştirdiği kablosuz biyonik el, amputeler için hayatı kolaylaştıran ve onlara daha fazla bağımsızlığı sağlayan bir teknolojik atılım olarak değerlendiriliyor. Bu yenilik, biyonik el teknolojisinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor ve gelecekte daha gelişmiş ve işlevsel biyonik üretimlerine yol açacak. Şirketin, daha fazla kişiye ulaşmayı ve yaşamlarını iyileştirmeyi hedeflediği belirtiliyor. Bu gelişme, biyonik el teknolojisi alanında önemli bir kilometre taşı olarak kabul ediliyor ve dünya genelinde birçok araştırmacıya ilham veriyor.